Özge’ye “Sen benim kaderimin cilvesisin” diyen Arat’ın Özge’nin karşısına tesadüfen çıkmadığını öğreniriz. Giraylı Hanesinde açığa çıkan gerçekler, yeni sırların da kapısını aralayacaktır. Her insanın gizli saklı bir ajandasının olduğu bu hikaye de kimse görünmüş olduğu kadar masum değildir ya da görünmüş olduğu kadar suçlu. Değişmeyecek tek bir gerçek var ise, o da Arat’ın Özge’ye olan aşkıdır.
Erhan, Arat’tan habersiz Tufan’a gider; Jale’yi alıkoyduğu için gözaltına alınan Tufan’ın masum olduğuna inandığını söyler. Erhan’ın Tufan’a gittiğini öğrenen Arat öfkeden delirir, kardeşim söylediği en yakın arkadaşı niçin bu tarz bir olay yapmıştır? Erhan’ın görünenden fazlaca daha fazlasını bildiğini anlarız. Tüm bu sırların merkezinde Özge ve Jale çekişmesi şiddetlenerek devam eder. Ara Jale’yi köşkten göndermeye karar verir. Neveser elindeki tüm kartları ortaya koyarak Jale’yi kocasını geri alması için ikna etmeye çalışır.
Özge hakkında meydana getirilen yalan haber sonucunda Arat Özge’yle beraber basının önüne çıkmaya karar verir. Bu Özge’nin asla hoşuna gitmez. İfşa olan fotoğraf ne kadar gündemde olursa annesinin ya da onu tanıyan birinin bu röportajı seyredip ortaya çıkma riski de artacaktır. En beklenmedik anda Özge’nin tanık olduğu sarsıcı bir vaka onun da gözlerinin açılmasına ve Giraylı Hanesinde hiçbir şeyin görünmüş olduğu şeklinde olmadığını anlamasına sebep olur.